Edebiyat | Distopya Edebiyatının Temelini Oluşturan En İyi 4 Roman
Distopya; ütopyanın tersidir, yani anti-ütopyadır. Viki demiş ki: Distopya, çoğunlukla
ütopik bir toplum anlayışının anti-tezini tanımlamak için kullanılır. Yine Vikipedia
sayesinde bu kelimenin Yunan kökenli bir kelime olduğunu anlıyoruz.
Aslında her distopyanın içinde bir ütopya kavramı olduğu
gibi, her ütopyanın içinde de bir nevi distopya bulunur. Hatta distopya
edebiyatında vurgulanan en önemli husus belki de bir distopyanın yeni bir distopyayı
doğuracağı gerçeğidir. Bu böyle sonsuza kadar sürer ve hiçbir zaman bitmez. Hatta bu konu ile ilgili kaynaktan bir alıntı da paylaşalım:
Distopya, (anti-ütopya Yunanca dystopia) çoğunlukla ütopik bir toplum anlayışının anti-tezini tanımlamak için kullanılır. Distopik bir toplum otoriter - totaliter bir devlet modeli ya da benzer bir başka baskıcı sistem altında karakterize edilir. Kelime ilk defa John Stuart Mill tarafından kullanılmıştır. Filozofun Yunanca bilgisi göz önüne alınırsa, kelimeyi "ütopyanın tersi" olarak değil, "kötü bir yer" anlamında kullandığı anlaşılır. Yunanca bir ön-takı olan dys/dis, "kötü", "hastalıklı" ya da "anormal" anlamını taşır. ou takısı ise "yok", "değil" anlamını taşır ki, ütopya (outopia) Yunanca'da "olmayan yer" demektir. Aslında ütopya, "güzel yer" anlamına gelen Eutopia 'ya bir gönderme yapar (eu öntakısı "iyi, güzel" anlamı katar). Yani distopya ile ütopya, dysphoria ile euphoria 'nın birbiriyle karşıt olduğu gibi karşıt değildir.Tam da bunu yansıtan, hatta en iyi şekliyle yansıtan ilk distopya romanı Yevgeni Zamyatin’in Biz adlı romanıdır ve distopyaların atasıdır. Bu yüzden listemizin ilk sırasında tabii ki Yevgeni Zamyatin’in bu eseri yer alıyor:
1- Yevgeni Zamyatin - Biz:
Rus yazar Yevgeni İvanoviç Zamyatin’in 1920
yılında kaleme aldığı bu eser, yazarın ülkesinde ancak 1988 yılında basılabilmiş.
Kitabın orijinal adı: Мы. 1982 yılında çekilmiş şöyle bir televizyon sineması da varmış. Ben izlemedim, bu yüzden filmin nasıl olduğu hakkında pek
bir yorum yapamam. Ancak sinemanın çekildiği yılın, kitabın ülkede basıldığı
yıldan önce olması dikkatimi çekmedi değil.
Bu
roman, aynı zamanda yazarın tek roman çalışması olma özelliğini de taşıyor. Biz adını taşıyan bu kitap, büyük bir sınırla dünyadan ayrılan, Tek Devlet’in boyunduruğu altında
olan insanları konu alıyor. Devir, öyle bir devir haline gelmiştir ki insanlar
gerçek isimler yerine numaralarla anılmaya başlanmıştır. Binalarda cam
duvarlar vardır, böylece insanların bütün eylemleri denetim altındadır. İnsanlar
duygudan yoksun robotlar halinde yaşamaktadırlar.
Biz kitabı, yazılan ilk distopik roman
olmasına rağmen George Orwell’ın 1984’ünden önce bu kitabı okumuş olmama biraz
hayıflanırım. Ancak sonunda bu kitabı elime alıp okumayı başardığımda kendimi
tebrik ettim. İthaki yayınları Biz kitabını doğrudan Rus dilinden Türkçeye
kazandırmış.
Ayrıca filmin şöyle bir videosu da mevcut. Film tadında hazırlanmış ve kitap
hakkında size fikir veriyor. Ama yine de hiçbir şey kitabın yerini tutamaz.
Özellikle de distopyanın atasıysa…
Benim kitapta en çok hoşuma giden kitabın
sonuydu… Tabii ki sonunu söylemeyeceğim. Burada amacım spoiler falan vermek
değil. Ama şu kadarını söylemeliyim ki giriş – gelişme ve özellikle de sonuç
bakımından tam bir distopik romandır Biz. Adının neden Biz olduğunu da okuyunca
çok daha iyi anlıyorsunuz.
2- Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya:
Bu kitabı da İthaki yayınlarından okumanızı
şiddetle tavsiye ederim. Aslında İthaki yayınları bilim kurgu klasikleri
serisini direkt tavsiye edebilirim. Zira İthaki çeviri işini çok iyi biliyor ve
kapakları da havalı bence. Şimdi gelelim kitabımıza… Kitabın asıl adı: Brave
New World. Viki kaynağına göre: Sheakespeare'in zamanında "brave"
kelimesi "güzel" anlamına geliyordu, yani kitabın asıl manası
"Güzel Yeni Dünya". Kitabın Sheakespeare ile bağlantısını yine kitabı
okuyunca anlayacaksınız.
Bu arada bu kitabı ikinci sıraya alma
nedenim, tabii ki kitabın yazılış tarihi. Yoksa aslında 1984’ü ikinci sıraya
alırdım, fakat tarihler benim için oldukça önemli. Zira distopyanın doğuşuna
vesile olmuş kitaplardan bahsederken yazılış sırasına göre gitmek gerekiyor
bence. Cesur Yeni Dünya’nın basım yılı; 1932. Yani Biz kitabından 12 yıl sonra
yazılmış. Yazar İngiltere doğumlu. Aslında ilk distopik romanın Rus kaynaklı
olması beni hiç şaşırtmadı, ama hemen ardından gelen distopik kitabın İngiliz
kaynaklı olması biraz düşündürücü ki onun ardından gelecek distopik kitabı
yazan George Orwell da bir İngiliz.
Biz kitabı 200’lü sayfa sayısına sahipken
bu kitap 300’lü sayfalara uzanıyor ve tabii ki Biz kitabının uyarlaması olduğu
gibi bu kitabın da uyarlamaları mevcut. Yalnızca merak ettiğim; neden Biz'e kıyasla daha fazla filme uyarlanmış olduğu… Zira imdb’ye baktığımda bu kitap ile ilgili
üç film uyarlaması ile karşılaştım: 1980 yapımı bu film televizyon sineması, 1998 yapımı bu film de öyle. Son olarak bir de 2014 yılında çekilmiş bir film var, fakat
bu film de kısa film olarak çekilmiş. (Aslında çekilmiş gibi duruyor ama belki iptal edilmiştir, çünkü ranking kısmı bulunmuyor.)
3- George Orwell – 1984:
George Orwell’ı George Orwell yapan kitap. Bin
Dokuz Yüz Seksen Dört, aslında daha çok politik bir roman. İlk iki kitap,
halkın yaşayışına endeksli iken bu kitapta hükümete daha çok yer verilmiş.
Hele o Sevgi Bakanlığı… (Kurulan bakanlıkların ve özellikle de Sevgi Bakanlığı'nın asıl amacı vs.)
Yani kısacası yazar siyasi zekasını iyi
çalıştırmış. Bakanlıkları, yönetimi oldukça değişik bir distopik toplum çıkmış
ortaya. Baş karakterin bizzat kendisi bakanlıkla alakalı bir departmanda
çalışıyor; aslında bu anlamda baktığımızda Biz'in ana karakteri de devlete
bağlı bir işte çalışıyordu. İki karakter de bir nevi olayın içinde. Cesur Yeni
Dünya’da ise daha çok halkın yaşayışı ve yönetimin kendi üzerlerinde
oluşturduğu etkiye yer verilmişti bana kalırsa.
Can yayınlarından Türkçemize kazandırılan
kitabın ilk basım yılı ise 1949. Aslında kitabı yazar 1948’de tastamam bitirmiş
ama basılması bir yılı bulmuş. (Yine Biz kitabının yazımı ve basılması
arasındaki devasa yıllara bakılırsa bu rakam oldukça düşük aslında.) Yazar, 1948
yılında yazdığı bu kitabın yazım yılını esas alarak son 4 ve 8 rakamlarının
yerini değiştirmiş ve 1984 ismi bu şekilde doğmuş.
Bu kitabın da film uyarlamaları tabii ki var.
Üstelik
bu film tam da 1984 yılında çekilmiş. Ayrıca şu anda da bir uyarlama mevcut.
IMDB kayıtlarına baktığımda
şu şekilde bir projenin varlığından bahsediyor ama ne zaman çekilir
ya da gerçekten çekilecek mi orasını bilemem.
4- Ray Bradburry - Fahrenheit 451:
Kalemini en çok sevdiğim yazarlardan biridir Ray Bradburry... Bu romanı politik değildir, daha çok içsel ve düşündürücü olan bu kitabında her ne kadar siyasi unsurlar olsa da, kitap aslında tamamen bir içe dönüşün ve kendini bulmanın hikayesidir ve bu anlamda inanılmaz derecede de etkileyicidir. Yazarın kalemini benimseme nedenim de betimlemelerinde kendimi bulmamdı. Okurken cümleleri nasıl kurduğuna hayranlıkla şahit oldum.
Bu kitabın bendeki diğer etkisi de konusu. Diğer üç distopik romanda direkt ağır bir yönetim anlayışından söz ediliyor. (Gerçi Cesur Yeni Dünya hem Distopya hem de Bilim Kurgu eseri olması açısından yine diğerlerinden ayrılmış durumda ama konu yine farklı bir yönetim sistemi ile ilgili.) Okuduğumuzda Fahrenheit 451'in de distopik konumunu ve baskıcı yönetim altındaki insanları görüyoruz. Ama konusu daha önceki distopik romanlarda göz önüne pek alınmayan kitapların bulunduğu yerde yakılması hadisesi var. Yine bir distopik çalışma olan Denge filminde de buna benzer bir olay örgüsü görülüyor, ancak 2002 yılında çekilmiş olduğu için Fahrenheit 451'den esinlenilmiş olması da pek muhtemel bence.
Ray Bradburry'nin tarzını bu denli beğenmemin nedeni de Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık adlı çalışmasını okumuş olmam olabilir. O kitaptaki satırlar, kendi hayat hikayesinden izler taşıyordu ve bu da beni çok etkilemişti.
İlk defa 1951'de basılan Fahrenheit 451'i yine İthaki yayınlarından okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Kağıdın yanma derecesini kitabına isim olarak vermemiş olsaydı, kitap bu kadar değer görmezdi kanımca. İsim seçimi de kitap için bir o kadar etkili oluyor!
Her bilim kurgu distopya değildir, ancak her distopya illa bilim-kurgusal objeler taşımakta ve kullanmaktadır. Ancak bu dört kitap içinden hangisi bilim-kurguya daha çok uyar diye sorarsanız Cesur Yeni Dünya derim. Hangisi en ağır distopya diye sorarsanız da cevabımı zaten en başta verdim: Yevgeni Zamyatin - Biz.
Bonus: George Orwell - Hayvan Çiftliği
Ek olarak bu kitabı da yazıyorum distopya listeme. Her ne kadar distopik bir roman olsa da Hayvan Çiftliği, George Orwell'in mecazi bir dille yazılmış, fabl tarzındaki siyasi hiciv romanı. Hiciv işinden ne derece iyi anladığını bu kitabında da kanıtlamış oluyor. Ayrıca kitabın ilk basım yılı 1945 olduğuna göre kitabı 1984 adlı eserinden önce yazdığını da görmüş oluyoruz.
Baya uzun ve güzel yazmışsınız elinize sağlık
YanıtlayınSilOkuduğunuz için teşekkürler. :)
SilOldukça nitelikli, emek harcanmış bir yazı olmuş. Bu alanda ilk okuma yapacaklar için özellikle faydalı olur. Bahsettiğiniz kitaplardan yalnızca Biz'ı okumadım. Okuduğum diğer kitapların hepsi güzeldi.
YanıtlayınSilÖncelikle yorumunuz için çok teşekkürler.
SilBiz'i de mutlaka listenize alın derim.
Distopya'nın nereden doğduğunu görmeniz açısından çok mühim bir kitap.
Hatta tek o kitap üzerine bile uzun bir yazı yazılabilir.
Arkaplanında da Sovyet Rusya'sının olduğunu hatırlamak lazım.
Kim bilir, kitabın senelerce kendi ülkesinde basılmamasının nedeni de buydu belki de.
Bol kitaplı günler dilerim.:)
Yukarıdaki kitapların hiç birini okumadım ama elimdeki listem bitsin Ray Bradburry - Fahrenheit 451 merak ediyorum paylaşım için teşekkürler =)
YanıtlayınSilSizi takibe aldım görüşmek üzere..
Takip için teşekkürler, distopya seviyorsanız mutlaka diğerlerini de deneyin derim :)
SilEn güzel aşk kitapları konusunda yazdığım yazıya tıklayarak en iyi aşk romanları listesine göz atabilirsiniz.
YanıtlayınSilEdebiyattaki en iyi distopyaları özetlemişsiniz ki bunlar zaten distopya türünün en bilinen eserleri. Orwell'ı tek geçerim aralarında ve tabii Huxley. Bu arada aylar öncesinden benim Bastet'in Mabedi bloğuma ziyarette bulunup, yorum yapmışsınız. Ancak orayı pek sık kullanmıyorum. Dolayısıyla geri dönüş yapamadım yorumunuza. Şimdi bloğunuzu takibe aldım. Paylaşımlarınız da tam bana göre. Bundan böyle sık sık ziyaret ederim sizi. Siz de gelmek isterseniz dertli dostum bloğumuzda oluyoruz genellikle. Mitoloji paylaşımlarını arada oradan da yapıyorum. Çok memnun oldum. Sevgiler...
YanıtlayınSil